31 March 2021

Mavişim - Pembişim

 Yıl, Milattan önce 8 bin…

Avcı, toplayıcı toplumlar korku ve kaygı içinde anlık, günlük yaşam mücadelelerini zorluklarla sürdürmekteydiler. Mevsimler değişmekte, yaz, kış, yağmur, çamur, sıcak, sis, bulut fark etmeden cesaretle avlanmaktaydılar.

Belki de her gün daha uzun mesafeler kat ederek yiyecek bulma önceliği hedefleri olmuştu. Günlük avlanmak ve beslenmek şartlarının getirdiği gereksinim sonucu bereketli topraklarda yerleşimler kurmak gerçeği ile karşı karşıyaydılar. Toprağı işlemek yeteneğine sahip olmamaları, topladıkları yemişleri depolayamamaları sebebiyle göçebe toplum tarzını benimsemişlerdi.

Mücadele etmenin ön koşulunun kadın ve erkeklerin birbirlerine omuz vermeleri olması kaderlerini belirleyecekti. İşbirliği doğal olarak kendiliğinden tanımlanıyordu. Erkeklerin avcılık, kadınların ise daha yakın ağaçlardaki meyveleri toplamak üzere görev dağılımı yapmaları kaçınılmazdı.

Vahşi hayvanları avlamak, göllerden, denizlerden balık tutmak için yetenekleri pekiştirmek renklerin gizeminde saklıydı. Hayvanlar görünmemek, fark edilmemek amacıyla doğal renklerle uyum sağlamışlardı. Resimde kedimizi, Şipi’yi bahçede dolaşırken görebilirsiniz. Sarmaşıklar arasında algılamak oldukça karmaşık… Ancak mavi gökyüzünün Şipi’yi nasıl belirgin hale getirdiği de net olarak izlenebiliyor. Mavi rengin belirgin ayrıştırıcı gücü şekillerin seçiminde hızlı tanımayı sağlıyor. Buluş zamanında kendiliğinden oluşmuş, erkekler mavi renk üzerinde avlarını daha kolay seçebilmişti.

Ağaçlar ilkbaharda çiçeklenmekte, tomurcuklanmakta ve kısa zamanda meyveye dönüşmekteydi. Renklerinin yeşilden pembeye ve kırmızıya dönmesi sonucunda, meyvelerin toplanma zamanı belirleniyordu. Kadınların olgun meyveleri seçebilmeleri yeşil yapraklar arasında pembe renk kavrayışına bağlıydı.

Erkek çocukların Mavi, Kız çocukların Pembe renk ile dünyaya hoş gelmeleri geleneği özünde hoşgörüyü, sevgiyi, saygıyı, eşitliği, paylaşımı barındırmaktadır.

Yıl, Milattan sonra 2021…

Neredeyse 10.000 yıldır itina ile korunmuş, süregelmiş, renklerin cazibesine ve dengesine zarar vermek bütün taraflara da hasar verecektir. Şimdilerde anlam kargaşası yaşanmaktadır ancak renklerin coşkusunun, çeşitliliğinin ve değerinin farkında olunduğu, sağduyulu, iyi yürekli insanların yaşadığı bir dünya karşılığında bize doyumsuz güzelliklerini sunmaya devam edecektir.