Suat Baysan, bilişim sektörünün önde gelen yöneticilerinden. Uzun süren Cisco döneminden sonra Teknoloji Holding’in CEO’luğunu üstlendi.
Şimdi bütün deneyimini ve bilgisini yeni şirketine aktaracağını, yaratıcı ve farklı yaklaşımlarla büyüyeceklerini söylüyor. Özellikle ihracatın kendileri için çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. Ardından da hedefini açıkça ortaya koyuyor: “İki yıl içerisinde gelirlerinin üçte birini ihracattan gelmesini bekliyoruz. Ve önümüzdeki 5 yıl içerisinde de pazar değeri 1 milyar dolar olan borsaya açılmış bir şirket olarak görmek istiyoruz. Teknoloji deyince ilk akla gelen olmak istiyoruz.”
Şimdi bütün deneyimini ve bilgisini yeni şirketine aktaracağını, yaratıcı ve farklı yaklaşımlarla büyüyeceklerini söylüyor. Özellikle ihracatın kendileri için çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. Ardından da hedefini açıkça ortaya koyuyor: “İki yıl içerisinde gelirlerinin üçte birini ihracattan gelmesini bekliyoruz. Ve önümüzdeki 5 yıl içerisinde de pazar değeri 1 milyar dolar olan borsaya açılmış bir şirket olarak görmek istiyoruz. Teknoloji deyince ilk akla gelen olmak istiyoruz.”
Suat Baysan, BT sektöründe 20 yılı bulan çalışma hayatında çok önemli görevlerde bulundu. Son olarak Cisco Türkiye’de ülke müdürü olarak görev yaparken, sürpriz bir kararla Türk BT sektörünün genç şirketlerinden Teknoloji Holding’e geçti. 2004’te kasım ayı başında yeni görevine başladı. Uzun yıllar uluslararası şirketlerin vizyonunu Türkiye’ye taşıyan Baysan, artık bir Türk şirketini uluslararası arenaya taşımak için çalışacak.
Ona göre, Türk şirketlerinin en büyük eksiği liderliğe bakış açılarından kaynaklanıyor. Yerli şirketlerin lider tanımını eksik yaptıklarını söyleyen Baysan, değerlendirmesine şöyle devam ediyor:
“Amerikan şirketlerinde değer verilen en önemli konunun liderlik olduğunu gördüm. Türk şirketlerinde insanlardan satış yapmasını, kâr etmesini, nakit akışı sağlamasını bekliyoruz. Bu zaten olması gereken bir şey. Amerikan şirketleri de bunu bekliyor ama bunun üzerine ne yapıyorsun diye de soruyor.”
Baysan’ın Teknoloji Holding ile ilgili çok iddialı hedefleri var. Öncelikle şirketin yurtdışı pazarlara açılmasına öncülük edeceğini söylüyor. “2007’de gelirlerimizin üçte ikisini dış pazarlardan, hem katma değerli hizmet yaratarak hem de teknoloji ve özgün ürün geliştirerek elde etmeyi planlıyoruz” diye konuşuyor.
Digital’de bu ay, Suat Baysan ile geniş bir söyleşi yaptık. Yeni görevindeki hedeflerini, dünyada ve Türkiye’de bilişim sektörünün gideceği yönü konuştuk. Baysan’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Uzun yıllar bir yabancı şirkette görev yaptıktan sonra, Teknoloji Holding’e geçtiniz. Daha önce Teknoloji Holding’i nasıl tanıyorsunuz, nasıl bir potansiyel gördünüz?
Ben Cisco’da çalışırken de Teknoloji Holding’i tanıyordum. Teknoloji Holding ile işbirliği yapabilmenin yollarını aramak üzere iki kez ziyaret etmiştik. Bu ziyaretler sırasında şirketi daha yakından tanıma imkanı buldum.
Öncesinde Teknoloji Holding’i sadece bir sistem entegratör olarak biliyordum. Tanıdıktan sonra, özellikle araştırma- geliştirme, tasarım ve yurtdışı çalışmaları beni çok etkiledi. Burada yeni ürün geliştirmenin sınırı yok. Yurtdışına ihracat yapabilmek, bir takım konularda bölge sorumluluğu alabilmek açıkçası beni çekti.
Yabancı şirket tecrübenize dayanarak bilişim sektöründe yerli şirketlerin en çok neye
ihtiyaçları olduğunu düşünüyorsunuz?
Ben yabancı şirketlerde, özellikle de Amerikan şirketlerinde değer verilen en önemli konunun “liderlik” olduğunu gördüm. Onlar şirkette çalışan herkesi lider olarak görüyorlar. Liderlerle yönetimi birbirinden ayrı tutuyorlar. Liderlerden farklı beklentileri oluyor. X
Biz Türk şirketlerinde insanlardan satış yapmalarını, şirkete kâr ettirmelerini, nakit akışı sağlamalarını bekliyoruz. Bunlar zaten olması gerekenler. Amerikan şirketleri de bunları bekliyor ama bunun üzerine ne yapıyorsun diye de soruyor. Ne bekliyorsunuz dediğiniz zaman da, “Biz liderlerden takımını geliştirmesini bekliyoruz” diye cevap veriyorlar. Birinci hedef bu. Takımını geliştir, her türlü problemiyle ilgilen, kariyerlerine destek ol.
İkincisi müşterilerinle ilgilen. Satış önemli, nakit önemli. Bunları haftalık, günlük takip edeceksin. Ama bunu zaten yapmak zorundasın. Bunun üzerine müşterilerinle daha yakın ol, onlarla temas kur, birlikte projeler üret diyorlar.
Üçüncüsü de iş ortaklarıyla ilgili. Yine liderin onlarla yakın çalışmasını bekliyorlar. Sonuçta lider için üç temel hedef koyuyorlar. Bu hedefleri gerçekleştirdikten sonra bir dördüncüsünü ekliyorlar. Kendin için ne yapıyorsun diye soruyorlar. İyi bir lider kendi eksik yönlerini bilip, kendisini de geliştirmeli. Türk şirketleri işte bu 4 kritere bakılmıyor sadece sonuçlara bakıyor.
Teknoloji Holding’de organizasyon yapılanmasını yeniden düzenleyeceğinizi söylemiştiniz. Neler yaptınız; şu anda nasıl bir organizasyon var? Hangi şirket ne yapıyor. Bu şirketlerin
gelecek planları nasıl?
Teknoloji Holding, çeşitli pazar dilimlerine çeşitli hizmetler veren bir topluluk. En önemli değerlerinden biri bankacılık ve finans sektörü. Teknoloji Holding bugün bir POS makinesinden, o POS makinesinden geçen her türlü işlemi işleyebilen, yönlendirebilen veri merkezi, çağrı merkeziyle hizmet verebilen bir grup. Yani Teknoloji Holding’in çekirdek değerlerinden bir tanesi hizmetler.
Örneğin Teknoser, 43 şehirde aktif olarak faaliyet gösteriyor. Bu çok önemli bir yetenek. Mainframe bilgisayarından, üzerinde 5 megabit optik kabloyla telekoma bağlı devasa bir işletme şirketiyiz. Üzerine hizmet şirketiyiz, üzerine katma değerli yazılımıyla beraber bir finansal ödemeler şirketiyiz. Bu çok önemli çekirdek değeri aynen devam ettirmek istiyoruz. İşletme ve hizmetler şirketi olarak pazarda tanınmak, bu özelliğimizi tanıtmak istiyoruz.
Ar-Ge’ye önem verdiğinizi biliyoruz…
Evet, Ar-Ge ve tasarım konusundaki ürünlerimizi, yeni bir süreçle yönetmek istiyoruz. Amacımız hızlı, pazarın istediği, hatasız ürünleri piyasaya sürmek. Bu konuda T-Tronics ve T-Design diye iki şirketimiz var. T-Tronics elektronik tasarım, donanım ve yazılım konusunda deneyimli.
T-Design da endüstriyel tasarım ve mekanik tasarım konularında tecrübeli bir şirketimiz. Her ikisinin sinerjisiyle son olarak “deniz taksi” gibi bir proje ortaya çıktı. Topluluğun içerisinde yeni ürünlerin oranını, yani “Yenilikçilik endeksimizi” (Innovation index) artırmayı amaçlıyoruz.
Üçüncü grupta da Exim ve Teknosis gibi şirketlerle katma değerli çözümler üreten şirketlerimiz var. Genelde Türkiye’de BT sektöründe SI dediğimiz “Sistem entegratörleri” ya da VAR dediğimiz “Value added reseller” şirketler var. Bu tip şirketler birkaç ürünü alıp yurtdışından onları birleştirip bir çözüm haline getiriyorlar.
Teknoloji Holding böyle yapmıyor. Önce dikey olarak pazarı dilimliyor. Yabancı ya da yerli firmaların bir sistem ya da bir çözümünün üstteki süreçlerine bakıp “middle ware” dediğimiz ara katmanı tasarlıyor. Yani sadece legoları birleştirip ev yapmıyor, bunun üzerine bir yazılım koyup onu üstteki süreçle bağlıyor. Bunu yaptığı zaman gerçek katma değeri sağlıyor. Amacımız buradaki verimlilik düzeyini artırmak.
Örneğin Planet şirketimiz, sattığı her POS makinesinin yazılımını 20 kişilik ekibiyle kendisi geliştiriyor. Bir çekirdek değerimiz de uluslararası faaliyetlerimiz. Ürettiğimiz her çözümü seçtiğimiz iyi uluslararası pazarlarda da konumlandırmak istiyoruz.
Teknoloji Holding’i hep yaratıcı bir şirket olarak tanıdık. Ancak, her üzerinde çalışılan ve konuşulan ürün ya da çözüm sonuçlanmıyor gibi görünüyor. Bu süreçler açısından neler yapmayı düşünüyorsunuz, farklı bir yaklaşım getirecek misiniz?
Aslında getirdik bile. Topluluk olarak çok fazla fikir üretiyoruz. Bu fikirleri belli bir platformda tartışıp öncelik vermek konusunda bir çalışma yaptık. Bir takım kurduk. Eğer bir şirketimiz mevcut bir ürününü mevcut bir pazara satıyorsa, o zaten onun kendi işidir. Eğer mevcut ürününü yeni bir pazara satıyorsa, mevcut pazara yeni bir ürün geliştiriyorsa ya da yeni ürün yeni pazar çalışması yapıyorsa bir süreç içerisinde bunların tarif edip önceliklerini belirlemeye karar verdik. Her şirketten bir iş geliştirme sorumlusu atadık, bir de stratejik planlama departmanı kurduk. Kareyi dörde böldük. Bugün her şirketten gelen iş geliştirme sorumlusu ile stratejik planlama her hafta bir toplantı yapıyor. Bu toplantılarda projeleri tek tek inceliyorlar. Bütün fikirleri ortaya koyup, hangi projeyi yapalım, satış ne olabilir, maliyetler ne olabilir, kârlılıkları ne olabilir diye tartışıp, projeleri takip ediyorlar.
Bu süreç daha sonra nasıl işliyor?
Tüm bu projeleri renklendirdik. Örneğin, ilk aşamaya koyduğumuz yeşil projeler, holdingin radarında olan projeler. Bu projelere kaynak ayıralım ve devam edelim diyoruz. İkinci aşamadaki projeler, analiz aşamasındaki mavi ya da sarı projeler. Üçüncü aşamada ise turuncu projeler var. Daha henüz fikir var ama ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bunlar odak alanımıza giriyor mu, girmiyor mu diye incelediğimiz projeler… Söz konusu takım, bütün bu projeleri toplayıp yönetim kuruluna sunuyor. Sonuçta yepyeni bir süreç getirdik. Üretilen fikirler artık profesyonel bir ortamda takip ediliyor. Bundan sonra doğru noktada doğru ürünler çıkartacağız.
Diğer yandan bizim 3,5 milyon Euro’luk bir Ar-Ge bütçemiz var. Bütün bu kaynağın yüzde 80’ini süreçten geçirmek gerekiyor. Geriye kalan yüzde 20’yi ise “bluesky” projeler için ayırmak gerekiyor. Bunlar atacağımız tohumlar. Bir tanesi bile tutsa müthiş bir şey olur.
Peki yeşil renkli projelerden biraz bahsedebilir misiniz; ne gibi yeni ürünler var, önümüzdeki döneme yönelik planlarınız neler?
Alan olarak bakmak gerekirse kompozit malzemeler bizim için çok önemli olacak. Örneğin, “deniz taksi” böyle bir proje. Kompozit malzemeler çalışması sonrasında ortaya çıktı. Bu ürünün bir teknoloji harikası olmasını bekliyoruz. Önümüzdeki dönem aynı şekilde yeni ürünler de ortaya çıkarmak istiyoruz. Enerji sektörüne yönelik çalışmalarımız var. Bu alanda bir takım yeni ürünler söz konusu olacak. Uzaktan ölçümleme, mobil hayata yönelik projeler de önümüzdeki döneme yönelik planlarımız arasında yer alıyor.
Teknoloji Holding’in önümüzdeki dönem ihracatta çok başarılı olan bir şirket olmasını istiyoruz. İki yıl içerisinde gelirlerinin üçte birini ihracattan gelmesini bekliyoruz. Ve önümüzdeki 5 yıl içerisinde de pazar değeri 1 milyar dolar olan borsaya açılmış bir şirket olarak görmek istiyoruz. Teknoloji deyince ilk akla gelen olmak istiyoruz. Çalışılabilecek en iyi şirket olmak istiyoruz. Açıkçası, ben Teknoloji Holding’in biraz evvel bahsettiğimiz yurtdışındaki şirketlerle birebir yarışan bir şirket olmasını istiyorum.
Yabancı ortaklık düşünüyor musunuz, böyle talepler geliyor mu?
Bizim gibi şirketler belli alanda ilerledikçe bu tip talepler her zaman gelir. Gelmesi de çok normaldir. Geldiği zaman biz de değerlendiriyoruz. Şu anda kesin bir şey söylememekle birlikte, bu taleplerden düşündüklerimiz var.
MISIR’A YATIRIM ZAMANI
ABD PAZARI ÖNEMLİ Amerika Birleşik Devletleri, çok büyük bir pazar. Bizim ürünlerimizin bu pazarda mutlaka yer bulacağını düşünüyoruz. Tasarımı, üretim tarzı ve standartlarıyla ürünlerimizin bu pazara çok uygun olduğunu düşünüyoruz. İkincisi, ABD aynı zamanda teknoloji üreten bir ülke. Bu nedenle ABD’deki varlığımızı çift yönlü görüyoruz. Hem ABD’deki teknolojiyi yakından tanımak, öğrenmek, gerekiyorsa kullanmak hem de bizim ürünlerimizi de ABD pazarında konumlandırabilmek, satabilmek istiyoruz. New York’ta şirketimizi kurduk, ülke müdürümüzü atamak üzereyiz.
ÇEVRE ÜLKELERE YATIRIM Türkiye, çevresindeki ülkelerden en az 10 yıl ileride. Pek çok konuda onlara liderlik yapıyor. Ancak, bu onların da durduğu anlamına gelmiyor. Tam tersine çok hareketliler. Bu hareketliliği doğru pazarlarla konumlandırabilirsek inanılmaz fırsatlar var. Örneğin, Mısır’da gerçekten hareketlenmeye hazır bir pazar var. Politik ortam ve Türkiye ile ilişkileri iyi. Teknolojiyi yakından tanıyorlar ve ilerlemek istiyorlar. Oradaki pek çok BT şirketini ziyaret ettim. Hepsi Mısır’a yatırım yapmanın tam zamanı diyor. Bu nedenle Mısır’a belli bir ürün ağında değil tüm ürünlerimizde odaklanmak ve örgütlenmek istiyoruz.
TÜRKİYE’DE SEKTÖR NASIL GELİŞECEK?
BEKLENEN SEVİYEYE ULAŞAMADI Bilişim sektörünü 20 yıldır takip ediyorum. Ve hiçbir zaman da beklediğimiz seviyeye gelmedi. Belki birkaç yıl hariçtir. Örneğin Türkiye’nin rekor kırdığı, Unesco ödülünü aldığımız yıl olan 1987 yılı gibi yıllar hariç pek beklediğimiz seviyelere ulaşamadı. Bugün BT pazarının büyüklüğü 2,5-3 milyon dolar arasında değişiyor. Nüfusa oranladığımız zaman kişi başı yatırımımız ise 30-40 dolar gibi çok komik rakamlara geliyor. Belki bunun 10 katı kadar harcamamız gerekiyor.
NEDEN GELİŞMİYOR? Biz cep telefonu işini çok iyi yaptık. Milyonlarca insana bu işi sağladık. Ama aynı şey bilgisayarda sağlayamıyoruz. Bilgisayar biraz daha karmaşık, biraz daha pahalı geliyor. Bu nedenle, bizim eğitimi çok önemsememiz gerekiyor. Sadece okulda okuyanlar için değil, mesleki eğitim, bireysel eğitim gibi her alanda eğitime önem vermeliyiz. BT’yi bir stratejik yatırım olarak görmeliyiz. Bilişim olmadan hiçbir sektör ilerleyemez. Bunu sürekli anlatmamız lazım.
KOBİ’LERE DİKKAT Bilişim yatırımları bugün çok üst düzeydeki şirketler tarafından iyi anlaşılmış durumda. Bence yatırım aşağıda olacak. Ne zamanki KOBİ’ler bilişim önemli, bir şeyler yapmamız gerekir diyecekler, o zaman BT sektörü ilerleyecek. İkincisi bireylerde kullanım artacak. Gençlerde, evlerde, üniversitelerde ihtiyaç arttıkça da sektör ilerleyecek. Bir de tabi ki devlette olması lazım. Bütün bunları 2005’in ikinci yarısında bekleyebiliriz. Haziran-temmuz sonrası çok daha iyi bir yıl olacak.
YENİLİKÇİLİK ÖNEMLİ Bu arada yeni ürün geliştirmeye önem vermeliyiz. Yenilikçilik endeksimizi de yükseltmemiz gerekiyor. Diyelim ki satışlarınız 100 birim. Bu satışların içerisinde geçen yıl tasarladığımız yeni ürün oranı nedir diye bakmak gerekiyor. Yüzde 5 ise çok kötü. 1 yıl önce tasarlanmış ürünlerin 1 yıl sonraki ciroya katkısının yüzde 30 olması gerekiyor. 2 yıl öncekinin yüzde 60 olması lazım, 3 yıl öncekinin yüzde 90 olması lazım. 4 yıl sonra da eski ürün satmamanız gerekiyor. İnternet çağında bu böyle.
SADECE POS MAKİNESİ SATMIYORUZ
Türkiye bir dönem POS için iyi bir pazardı. Şimdi tek POS gibi yeni yapılanmalar var. Pazarın belli bir doygunluğa eriştiği de söyleniyor. Teknoloji Holding için bu önemli bir iş. Bu pazara yönelik planlarınız nasıl?
POS makinelerinin ilk yıllarda farklı farklı kullanımları oldu. Zaman içerisinde tıpkı ATM makinelerinde olduğu gibi POS’ta da ortak kullanıma doğru gidiliyor. Biz Teknoloji Holding olarak burada çok iyi bir konumdayız diye düşünüyorum. Ortak kullanımı destekleyen bir altyapımız var. Universal Kart Hizmetleri şirketimiz bir POS makinesinden geçen bütün bilgileri toparlayıp alabilecek bir yapıya sahip. Planet adlı şirketimiz de POS’u ortak kullanmaya yönelik yazılım geliştiriyor. Yani biz sadece POS makinesi satmıyoruz. Yazılımını da geliştiriyoruz. Teknoser şirketimiz de servis veriyor. Şu anda ortak POS konusunda Dışbank ile bir proje başlattık. Teknoser’in desteğiyle de saha operasyonu ve diğer hizmetleri veriyoruz. O kadar güzel konumlanmış durumdayız ki, pazarın bu şekilde gelişmesinin büyük faydası olacak. Diğer yandan POS pazarı büyümeye devam ediyor. Henüz bir doygunluğa ulaşmış durumda değil. Daha POS kullanmayan binlerce nokta var.