20 May 2024

Kriptoloji Milattan Önce mi başladı? – Sezar Şifresi

Bilinen en eski kodlama sistemi Roma Cumhuriyeti son diktatörü “Julius Cesear” Jül Sezar tarafından milattan önce 50 yılında tasarlanarak o dönemde uygulanmaya başlanmıştır. Roma Cumhuriyetinin, İmparatorluğa geçiş sürecinde iletişimin önemi her geçen zaman daha da hassas konuma yükselmekteydi.

Yönetim ve denetim altında tutulması gereken alanların büyüklüğü, bilginin hedefe ulaştırılmasında geçen süre zaten ciddi bir zorlama durumu ortaya koymaktadır. Ünlü Sezar Latin diliyle gönderilen haberleşme sisteminin ileride yaşanacak gelişmeleri desteklemeyeceği gerçeğinin farkında olarak ilk kodlama aracının icat edilmesini sağlamış oldu.

Milattan önce 49 yılında Sezar küçük ve tek bir tümen “legion” ile Rubicon nehrini geçerek Roma’ya yönlendi. Rubicon nehri ismini Latince kırmızıdan almaktaydı. Sığ yatağının altında demir cevheri bulunması dolayısıyla nehre kırmızı bir renk görüntüsü hâkimdi.

Aslında kendi kontrolündeki kuzey bölgesiyle İtalya arasında ki antlaşma Rubicon nehrini sınır olarak belirliyordu. Yasal olarak hükümlerin karşılıklı çiğnenmemesi ve hududun geçilmemesi tanımlanarak, sınır hattından geçişlerin engellenmesi saptanmıştı. Sezar aslında ırmak niteliğinde olan bu suyolunu geçmeden önceki gece ciddi bir tereddüt yaşamıştır. Bir solukta aşılacak engelin stratejik sonuçlar doğuracağının farkındaydı. Hareketin hemen öncesinde komutanları ile toplanarak, doğaüstü bir gücün kendisine cesaret ve kuvvet verdiğini söylemiştir. Ardından çekinmeden Rubicon nehrini aşmış ve sezgilerine güvenerek yoluna devam kararı vermiştir. Diğer tarafa yaşanan ilk akşam yemeğinde o tarihe mal olacak ünlü sözü söylediği ifade edilmektedir.

“alea iacta est” sözcükleri, geri dönüşü olmayan bir maceraya atılmanın açıklamasıydı. Bir tarafta gösterişi, diğer tarafta ise kaygıyı yansıtmaktaydı. Yüzleşmekte olduğu riskin de farkında olarak serüvene devam etmek anlamına geliyordu. İngilizce karşılığı olarak zar atılmıştı anlamını taşıyordu “the die is cast” kelimeleri ile örtüşüyordu. Türkçeye çevirisinde kullanılan “ok yaydan çıktı” deyimi kanımca daha yalın bir gururu yansıtmakta. Bazı kaynaklar bu deyimin Yunan yazar Menandros’a ait olduğunu belgelemektedir.

İlerleyen süreç içinde Sezar savaşı kazanarak Roma İmparatorluğunun temellerini atmış oldu.

Topraklar genişledikçe haberleşmenin nasıl önemli olduğu gerçeği de çarpıcı olarak su yüzüne çıkmaktaydı. Özellikle askeri iletişim karşılıklı gönderilen mesajların yalın bir dille yazılmasını gerektiriyordu. Öte yandan masajı taşıyan atlı ulakların yollarının kesilip notların ele geçirilmesi başarıyı yavaşlatıyordu. Dolayısıyla bilginin bir şekilde çarpıtılması ve anlaşılmamasını düzenlemek kaçınılmaz olmuştu. Ancak hedefe ulaşılınca kodlanmış bilginin çözülmesi, gizliliğin kaldırılması ve talimatın düğümünün açılması başarılmalıydı.

Ortam ilerleme üzerine kurgulanmıştı, iletişimin güvenliğinden emin olunmalıydı. Daha da ilerisi düşünülerek, taşıyıcının tutsak alınması durumunda içerik deşifre edilememeliydi. Aranan çıkış yolu Sezer Şifresinin buluşu olarak kabul gördü. Şifreleme karmaşıklığın seviyesini arttırmanın, kullanımın çekiciliğini azaltacağının, farkında varılmıştı. Öyleyse derinlemesine zorluklardan kaçınılarak benzersiz algoritma komutanların kullanımına sunuldu. İlk kriptolama tekniği tarihe mal oldu.

Sistem yazılı metindeki harflerin tek tek 3 sıra kaydırılması ilkesine yani kuralına dayanılarak modellendi. Besbelli, şifre uzmanları öğretiler neticesinde Latince sözcükleri kodlayabiliyor ve ulaşım yerinde yeniden vakit yitirmeden mesajı esas haline dönüştürebiliyorlardı. Düzenleme sağlam yapı üzerine, verimli neticeler alınması sağlamıştı. Ancak yeni bir sorun şekillenmekte ve belirmekteydi. Bilginin gönderim sıklığı ve uzunluğu konusu uzmanlar üzerindeki zaman baskısını beraberinde getirmişti. Hızla üretilen sözcüklerde hatalar da oluşmaya başlamış ve bazen anlaşılmaz komutlar kafaları karıştırır olmuştu.

Hal böyle olunca yenilikçi bir gereksinim fikri heyecan yaratmıştı. Mekanik otomasyon için gelişmiş bir ürün ihtiyacı fazlasıyla karşılayacaktı. Hız artacak, hatalar en aza indirilecekti. İççice geçmiş hareketli iki parça soruna çare olmuştu. Dış çemberdeki harflerin iç çemberin kaydırılmasıyla kodlanmış karşılıkları elde edilmişti.

İlave bir özellik kendiliğinden aracın esnekliği sayesinde kazanılmıştı. Ve artık şifre 3 kaydırmayla sınırlı değildi ve faklı algoritmalar harflerin denkleştirilmesinde kullanılıyordu. İlham veren “Caesar Cipher” inanılmaz bir buluş olarak irtibat ve erişim yeteneğimizde çığır açtı.

Şimdi sizlerin bu kadar basit bir cihazın nasıl olurda etkisinin bu kadar kapsamlı olduğunu sorar gibi hissediyorum. Haklısınız net açık ve süratle belirli düzeyde geliştirilen ürünlerin pazar ömrü uzun olmayabilir. Bir eksiklik giderilmiştir ve belki de gelecekte aynı doğrultuda çok daha karışık, girişik sorunlara araç olacak ürünler için ilk kıvılcım çakılmış olabilir. Önemli olan nefes bile almadan icatçılığa devam etmektir.

2100 yıl önce Sezar’ın Şifresinin çok ama çok ötesinde donanım ve yazılım tabanlı olağan üstü yapılar yaşantımızın bir parçası oldu. Savunma, Finansal Teknolojiler, e-ticaret ve aklımızın ucundan dahi geçmeyen her alanda güvenliğin hassasiyetinin farkındayız. Hiç görmediğimiz kişisel sertifikalar altyapılarda bizim için uçuşuyorlar. Algoritmaların kullanımı sayesinde daha doğru kararlar verebilmemizi kolaylaştırmak üzere veri üretimi üssel olarak sürdürülüyor. Amacın barış içinde daha yaşanabilir bir dünya olduğu gerçeğinden hareketle ufuklara yelken açıyoruz.

Kendime şu soruyu sormaktan kaçınmıyorum. Karşı karşıya kaldığımız çetrefillik yeni keşifler yapmamızda ürkütücü mü oluyor? Daha sade kullanıcı, tüketici davranışını mı tercih ediyoruz?

2000 yıl öncesinin cüretle sebep olduğu küresel değişimin nerede ve nasıl başladığının bilincinde olarak geleceği planlamanın saygınlığını önemsemeliyiz. 2000 yıl sonra tarih kitaplarında yer alacak ve müzelerde onurla sergilenecek ürünleri şimdiden gündeminize alacağınızdan eminim. Yeni Rubicon nehirlerini hevesle geçmeyi, aklınıza eseni gerçekleştirmeyi hayal edin. Ok yaydan çıktı hedefe ilerliyor.

Sağlıcakla kalın.

İcrayı San’at Eyle

Not: Mesleğimin mühendislik olduğunu unutmayarak, tarihsel bilgilerde eksikliklerim olduysa kusura bakmayın.