12 November 2021

ICTMedia - Teknopark – Network or Notwork?

TESID – Türkiye Elektronik Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı üstlendiğim 2007/2011 döneminde gündemimizi, 2001 yılında yasalaşan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’na ve Araştırma Geliştirme teşvikleri uygulamasına yönelik çalışmaları desteklemek olarak belirlemiştik.

Amaç, ülkemizde Araştırma Geliştirme ortamının üniversite çatısı altında yeşermesi, bilimle teknolojinin bağlantısının kuvvetlendirilmesi ve yüksek katma değerli ürünlerin pazarla buluşmasını hızlandırmaktı. Hedef, üniversite, sanayi, yatırımcı üçgeninde kol kola girilerek yetişmiş insan kaynağımızın engin denizlere açılmalarını cesaretlendirmekti.

Yasanın belirlemiş olduğu idari konularda, Araştırma Geliştirme maliyetlerine yönelik teşviklerin firmalara kazanımları rekabetçilik için uygun koşulları sağlamıştı. Kuşkusuz rakamsal desteğin cazibesine kapılmayarak, asıl mesele sürdürülebilir, belirgin yarar biriktirecek teknolojik alanların ortaya çıkarılmasıydı. Bir diğer gerçeklik ise kurulumu yapılacak olan yerleşkelerin mimarisinin yenilikçi görünüşünün önemi ve iletişim ortamının pürüzsüz sosyal yaşamı barındırması olarak tespit edilmişti. Bağlantılara sahip olmanın büyüsü fark edilmiş, halatlar atılmaya başlanmıştı.

Teknopark yerleşkesinin bünyesinde topladığı işletmelerin çeşitliliği veya yoğunluğu yerleşkenin uluslararası marka değerinin övgüyle bahsedilmesinde etkin olacaktır. Dolayısıyla bilim dalının tercihi ve sonrasında iş sahiplerinin kapsamı, uzmanlaşma ve kümelenmenin anahtarı olarak küresel boyutta yerleşke ile özdeşecektir. Büyük kuruluşların Araştırma Geliştirme bölümleri, orta boy tasarım şirketleri, başlangıç aşamasındaki küçük kuruluşlar ve kuluçka merkezleri girişimci kabulüne bağlı olarak teknoparklar sınıflandırılabilir. Özgün yerleşkelerin eş biçimli ortamlarda oluşturacakları kümelenme merak uyandırmanın peşinden bilinirliliğini bir üst düzleme taşıyacaktır. Böylece bütün boyutlarıyla limanlarına sığınmış firmaların uluslararası tanınırlıklarına da katkı vermiş olacaklardır.

Teknoparkların kümelenmesi, sosyalleşmeyi de zaman kaybedilmeden ateşleyecektir. Bilhassa gerçek ve sanal ortamlarda odak buluşma alanlarını saptamak arzu edilen görevdeşlik ve denkler arası öğrenmenin nefesi olacaktır. Şekillenen yeni ekonominin sürücülerinin, teknoloji kuruluşlarının böylesine bir ortamda ısrarla iletişim kurmalarının önünde hiç bir engel kalmayacaktır. Birbirlerine uzman kaybetme endişesinin yersiz olduğunu da anlayacak ve çalışma biçimine asla gölge düşmeyecektir.

Vurgulanacak tartışmaya ilave edebileceğimiz bir diğer husus, yatırımcı ile tasarımcıyı da aynı süreç içinde buluşturabilmektir. Hiçbir ürün geliştiricisi kendi başına hareket etmeyerek büyümenin, hızlanmanın, ticarileşmenin çaresini aramak zorundadır. Öyleyse Teknopark yönetimi, ortam sağlamanın ve işletmelerin mükemmelliği ötesinde yetiştiriciliği desteklemeli, ihtiyaç sahipleriyle küresel oyuncuları bir araya getirmenin ve aracı olmanın yöntemlerinin uygulayıcısı olmalıdır.

Yansıda, çarpıcı şekilde belirtilen görevler arasında sayacağımız “İnce Yetenekler” teknik beceriler seviyesinin üstünde bilinçli olarak konumlandırılmıştır. Akredite öğrenim, saygıdeğer ve küresel geçerli belgeler iyi insan olmanın sırlarını kapsayacak projeler memnuniyet unsuru çerçevesinde yürütülecektir. “Bilgelik Merkezi” kavramının henüz gündemde bulunmadığını düşünürsek, tanımının net olarak açıklanması gerekecektir. İnsan kaynakları araştırmaları göstermiştir ki bilişsel ve sayısal yetenekler, ihtiyaç duyduğumuz yapının çatısı ve temelidir. Gelecek laboratuvarları, bilim parkı, sosyal yaşam merkezleri öykünün tamamlayıcı birimleri olarak özlenen paydaş sistemini “ekosistem” oluşturacaktır.

Küresel duyarlılık, bilimsel farkındalık, yönetsel sistemlerde yaşanan yenilikçi yaklaşımlar duraksamadan izlediğimiz, yön vermeye çalıştığımız konuların başında gelmelidir. Kaynaklarımızı etkin, verimli, ölçülü kullanmanın çözümü anlamaktan ve öğrenmeye devam etmekten geçmektedir. Tasarım ve ürün geliştirme kararımız doğruluğu ölçülemeyecek seviyede kıymetlidir. Yeterince ön çalışma yapılmaması neticesinde serüvenin başladığı yerde bitmesi kaçınılmazdır. Büyük resmi görebilmek ve çağdaş teknoloji taraması yapabilmek için girişimcilerin hevesini yükseltmek, öz güvenlerini arttırmak mecburiyetindeyiz. Geleceğimizi şekillendirecek araştırmacıların işleyiş biçimlerini önemsemek, koşulları uygun hale getirmek şaşırtıcı sonuçlar elde edilmesinin araçları olacaktır. Masa başında değil, sahada gözlem ve analiz sonucunda kavramsal yapının bütünleşik kurgulanması hayal edemeyeceğimiz başarılara erişmemize imkân sağlayacaktır.

“Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir”

Ünlü sanatçı Mehmet Necmeddin Okyay bir cümleyle özetlemiş bugünkü konumuzu.