Renkli ve çekici Telekom tarihimizde 2000 (Y2K) yılı önemli bir basamak olarak hatırlanmaya devam edecek.
40 yıl (1985) önce,
çağdaş iletişim dönüşümü bir kıvılcım ateşiyle hareketlenmişti. Amaç,
gelişmekte olan toplumun ihtiyacını karşılamada artık yetersizliği gün yüzüne
çıkan analog ve mekanik sistemlerin bütünüyle ve kökten aktarılmasıydı.
Kavramsal anlayış, ileri teknoloji ürünlerinin sadece Türkiye’de değil
uluslararası pazarlarda rekabetçiliği sağlamaları hedefi doğrultusunda,
kurgulanmıştı. Dolayısıyla teknoloji transferi ve yerel tasarım ürünler harmanlanarak
özgün çıktılar ele edilmeye başlanmıştı. Beğeni ile alkışladığımız yerel
firmalarımızın fabrikalarının bacalarından gökyüzüne duman yerine sayısal
(digital) bilgi salınımıyla başlamıştı.
Nişan alınan
nokta 2000 yılıydı ve özlenen altyapıya erişmek için kollar sıvandı. Kadrolara
seçkin deneyimli özgüvenli uzmanlar yerleştirildi. Laboratuvar ve test
kabiliyeti sürekli geliştirildi. ArGe süreçleri yalın biçimde tanımlandı kalite
öncelik kazandı. Hatasız üretim (
Kapsamlı çaba ve
uğraşın gerekliliği gerçeği kabullenildi ve uzun soluklu yol haritaları
hazırlandı. Kaynak planlaması onaylandı ve proje yönetimi ayrıntılarıyla listelendi.
Geliştirme faaliyeti, donanım ve yazılım uzmanlarının canla başla adanmışlığı
ile sürdürüldü. Her dokunuşun yaratacağı etkinin farkında olunarak süreç
paralel işletildi. Üretim, saha hizmetleri, tedarik, satış, finans, IK
eşzamanlı görev alarak yalnızca sonuca odaklandılar.
Serüven neden 2000
yılı duyarlılığı olarak belirlenmişti? Diğer bir deyimle 2000 yılı rahatsızlığını
(syndrome) genç
arkadaşlarımızla bir anı olarak paylaşmak istiyorum.
Yazılım
kodlarında yıllarca kullanılan tarih bilgisinin, 2 rakamlı olması (97,98,99,00)
sürekli akıllarımızda soru işareti oluşturmuştu. Vakit gelecek 99 yılı bitiminde
bilgi bir sayı artırarak yıl verisi sıfırlanacaktı. Bu eylemin sebep
olabileceği hasarın ne büyüklükte yıkım yaratacağı hesaplanamıyordu. Olayın
oluşması esnasına anlık bertaraf edilmesi hem gereklilik hem de zorunluluktu.
İletişim sistemlerin kesintisiz devamlılığı, 40 yıl boyunca, 4 saat hizmet dışı
kalabilmesi olasılığı olarak saptanmıştı. Aslında tüketiciye yani kullanıcıya
sağlanan değer, iletişimin kaçınılmaz bir parçasıydı.
Hal böyle olunca seçenekler
bütün boyutları ile alınarak değerlendirilmiş, yazılım kodları en ince
ayrıntısına kadar defalarca incelenmişti. Günümüzde son derece gelişmiş araçlar
ile bezenmiş tasarımcıların kolaylıkla üstesinden gelebilecekleri bir sorun
olduğunu düşünmeleri anlaşılabilir. Ancak 35 yıl öncesinde gözden kaçabilecek
küçücük bir hatanın sebep olabileceği yıkım iletişimi tartışmasız aksatmaya
uğratabilecek ölçekte olabilirdi. Ayrıca sorunun onarımı için bir tahminde
bulunmanın imkânsızlığı sıra dışı düşünmeyi gerektiriyordu. Çözüm dörtlü
rakamsal hesaplamaya geçilmesi olarak tanımlanmıştı. 00 tarihi, 2000 olarak
değiştirilecekti. Özünde dikkat ve adanmışlık olan uzmanların, aylar süren ve içimizi
titreten, kod taramaları neticesinde güncel sürümler sistemlere yüklendi,
doğrulandı.
31 Aralık 1999 Cuma, sözün bittiği gün olarak tarihe geçecekti.
Özgüvenin, duyarlılığın hasadı gece saat 23.59’dan 00.00’a geçişte belli
olacaktı. Tedirginlik ve huzursuzluk duyuluyor muydu? Cevap kesinlikle hayırdı.
Telekom ve Bilişim sektörümüzün sağduyulu çalışanlarına son bir dakika bir asır
gibi gelmişti. Uykusuz meslektaşlarımız gözlerini kırpmadan bekledikleri an, son
saniyenin tıklaması ile birlikte heyecanlı bir bekleyişe dönüştü. Güncel
sürümle yürütülen iletişimin, 01 Ocak 2000 Cumartesi sabah saat 04.00’e kadar
sıkıntısız devam etmesi yüreklere su serpmişti. Ardından asıl rahatlama, gün
içinde yaşanan yeni yıl tebrikleri görüşmelerinin, saat 11.00’de en yüksek
trafik seviyesine ulaşmasının, sorunsuz aşılmasıydı. 3 Ocak 2000 Pazartesi
kurumsal iletişimin ve uluslararası görüşmelerin sarsıntısız, duraksamadan
bitirilmesi tarihi bir basamağın ustalıkla çıkılmasını perçinleyecekti. Hak
edilmiş sevinç bütün sektörün eseri olarak belgelenmiş ve coşku ile
kutlanmıştı.
Sayısal teknoloji,
milenyum, y ve z, nesline yeteneklerini geliştirmeleri, yenilikçi fikirlerini
yaşama geçirmeleri için cömertçe imkânlar sundu. İletişim engelleri yerine ülkemizi
çepeçevre kapsayacak ağlar kuruldu. Bütünsel kurumsal verimlilik, rekabetçiliğin
ve dayanıklı ürünleri pazara sunmanın aracı olarak öncelik kazandı. Yerel
çözümler sunmanın ötesinde küresel konumlandırmanın uğraşı tutkuyla ele alındı.
Dünyanın dört bir yanına ihracat gerçekleştirildi, halklara, insanlığa
dokunuldu. Araştırma ve Geliştirmenin refah seviyesine doğrudan katkısının
farkındalığı görünür oldu. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur örneği gibi
üretilen veri miktarı ambarlara sığmaz oldu. Bağlantılar sayesinde, anlık,
çevrim içi, birlikte oracıkta, çapraşık meselelere karşılıklar bulundu,
uygulandı. Keşifler, buluşlar hızlandı. Yeni çevik yönetişim yöntemleri, sanayinin,
geleneksel yapıları zorladı. Şekilsel silo yaklaşımlarını, devre dışı bırakma
ivmelendi.
Böylesi bir
ortamın kavramsal düşünceden, somut mimari yapılarla işlevsellik kazandırılması
kuşkusuz saygıdeğer uzmanların emekleri sonucu tamamlandı. Uz görü ve güçlü
sezgileriyle iletişim altyapılarının temellerinin inşa edilmesinde sabırla
gayret gösterdiler. Kendilerine ne kadar teşekkür etsek yetmeyecektir.
Ve günümüzde “5G”
25 yıl sonra çizim masasında çarpıcı bir devamsızlığın resimleri bulunuyor.
Yeniden başlıyoruz ve geçmişimizde kanıtladığımız ustalığımızı şimdi tekrarlama
zamanı. Nesnelerin ve doğanın sanal dünyaya göçü gelişi güzel
değil, planlı programlı yürütülecek. Elbette olabildiğince ileriye sıçramayı
olanaklı hale getirmek için mancınıklar kısa zamanda görev alacak. Sağlam sütunlar
üzerinde yükselen yapının belirsizliği, kısa zamanda yerini berrak fırsatlara
bırakacak. Doğru proje seçmenin, çok daha kıymetli olacağı bir dönemin
haberleri kulaklarımızda çınlamaya başladı. Gelişmiş araçları kullanırken hangi
mesafeye ve nereye varılmak istendiğinin doğru planlanması davranış biçimini
etkileyecektir.
Saymakla
bitmeyecek 5G unsurların kapsamının ne kadar uçsuz bucaksız olduğu, fayda ve
yararların ortaya çıkması ısrarla devam edecektir. Bu nedenle böylesi engin
denizlerde seyretmenin kaçınılmaz yardımcısı elbette yapay zekâ olacaktır. Yapay
zekânın elinden tutmalıyız. Ancak yaşantımızı tamamen teslim etmemeye özen
göstererek, kısa zamanda en yakın yardımcımız olmasına olanak sağlamalıyız.
Nasıl Y2K
projesinde sayısal koşullar yeni nesillerin faydalanmasına sunulmuştu. Şimdi de
5G teknolojisi gençlerin önlerinde uzun ve geniş bir otoyol olarak yeni ovalara
uzanmaktadır. Girişimcilerimizin ve yeni kurumsal işletmelerimizin mola
vermeden, gelişmeleri ciddiye almaları ve hızlandırıcılarına kuvvetle yüklenmeleri
gerekliliği ortadadır. 5G’nin beraberinde getireceği şimdilik sınırsız
nitelikler paydaşları yeniden piste çıkmaya teşvik edecektir. Daha önceden aynı
pistte araç kullanırken bir anda havalanmaya başladığımız fark edecektir.
Özellikle 5G
kapsamının anlaşılmasında önemli bir yeri bulunan dilimleme kısa bir benzetme ile açıklanabilir. Üç farklı gereksinim
bir tablo çerçevesinde buluşturulabilir.
Birinci şeritte geniş bant… Stadyumda futbol maçını seyreden 50,000
taraftara aynı anda görüntü aktarım.
İkinci şeritte kritik etki… Araçlara çevrim içi anlık uyarı
gönderim.
Üçüncü şeritte bisikletler… Sayıları çok fazla ancak veri ihtiyacı
az nesnelerle iletişim.
Alfa neslini geride bırakmaya başladığımız bir dönemdeyiz.
Yaklaşık 15 yaşındalar. Sırada onların hayallerinin yön vereceği geleceğe
erişmek için teknoloji çeşitliliği hazırlandı. Kaldı ki uzak ufuklar
belirginleşmeye süratle devam etmektedir. Sis dağılmaktadır, görüş mesafesi
artmaktadır. Yapay arkadaşları ile birlikte cesaretle yaşayacaklar. Akılları
ile 5G teknolojisini umursayarak yola çıkıyorlar. Gafil avlanmadan, aceleci
davranmadan, düşünerek, öğrenerek ve kenetlenerek bu yolculuğun neşeli ve
eğlenceli geçmesi kendi ellerinde olacaktır.
Har vurup harman
savurmadan her durakta öz değerlendirme yaparak en ön sıralarda yer almanız
dileklerimle.
Unutmayalım her zaman
“İcrayı San’at Eyle”
