18 November 2025

Y2K - 5G

Renkli ve çekici Telekom tarihimizde 2000 (Y2K) yılı önemli bir basamak olarak hatırlanmaya devam edecek.

40 yıl (1985) önce, çağdaş iletişim dönüşümü bir kıvılcım ateşiyle hareketlenmişti. Amaç, gelişmekte olan toplumun ihtiyacını karşılamada artık yetersizliği gün yüzüne çıkan analog ve mekanik sistemlerin bütünüyle ve kökten aktarılmasıydı. Kavramsal anlayış, ileri teknoloji ürünlerinin sadece Türkiye’de değil uluslararası pazarlarda rekabetçiliği sağlamaları hedefi doğrultusunda, kurgulanmıştı. Dolayısıyla teknoloji transferi ve yerel tasarım ürünler harmanlanarak özgün çıktılar ele edilmeye başlanmıştı. Beğeni ile alkışladığımız yerel firmalarımızın fabrikalarının bacalarından gökyüzüne duman yerine sayısal (digital) bilgi salınımıyla başlamıştı.

Nişan alınan nokta 2000 yılıydı ve özlenen altyapıya erişmek için kollar sıvandı. Kadrolara seçkin deneyimli özgüvenli uzmanlar yerleştirildi. Laboratuvar ve test kabiliyeti sürekli geliştirildi. ArGe süreçleri yalın biçimde tanımlandı kalite öncelik kazandı. Hatasız üretim ( zero defect) üstünlüğü ile müşteri memnuniyeti sorumluluğu yerine getirildi.

Kapsamlı çaba ve uğraşın gerekliliği gerçeği kabullenildi ve uzun soluklu yol haritaları hazırlandı. Kaynak planlaması onaylandı ve proje yönetimi ayrıntılarıyla listelendi. Geliştirme faaliyeti, donanım ve yazılım uzmanlarının canla başla adanmışlığı ile sürdürüldü. Her dokunuşun yaratacağı etkinin farkında olunarak süreç paralel işletildi. Üretim, saha hizmetleri, tedarik, satış, finans, IK eşzamanlı görev alarak yalnızca sonuca odaklandılar.

Serüven neden 2000 yılı duyarlılığı olarak belirlenmişti? Diğer bir deyimle 2000 yılı rahatsızlığını (syndrome) genç arkadaşlarımızla bir anı olarak paylaşmak istiyorum.

Yazılım kodlarında yıllarca kullanılan tarih bilgisinin, 2 rakamlı olması (97,98,99,00) sürekli akıllarımızda soru işareti oluşturmuştu. Vakit gelecek 99 yılı bitiminde bilgi bir sayı artırarak yıl verisi sıfırlanacaktı. Bu eylemin sebep olabileceği hasarın ne büyüklükte yıkım yaratacağı hesaplanamıyordu. Olayın oluşması esnasına anlık bertaraf edilmesi hem gereklilik hem de zorunluluktu. İletişim sistemlerin kesintisiz devamlılığı, 40 yıl boyunca, 4 saat hizmet dışı kalabilmesi olasılığı olarak saptanmıştı. Aslında tüketiciye yani kullanıcıya sağlanan değer, iletişimin kaçınılmaz bir parçasıydı.

Hal böyle olunca seçenekler bütün boyutları ile alınarak değerlendirilmiş, yazılım kodları en ince ayrıntısına kadar defalarca incelenmişti. Günümüzde son derece gelişmiş araçlar ile bezenmiş tasarımcıların kolaylıkla üstesinden gelebilecekleri bir sorun olduğunu düşünmeleri anlaşılabilir. Ancak 35 yıl öncesinde gözden kaçabilecek küçücük bir hatanın sebep olabileceği yıkım iletişimi tartışmasız aksatmaya uğratabilecek ölçekte olabilirdi. Ayrıca sorunun onarımı için bir tahminde bulunmanın imkânsızlığı sıra dışı düşünmeyi gerektiriyordu. Çözüm dörtlü rakamsal hesaplamaya geçilmesi olarak tanımlanmıştı. 00 tarihi, 2000 olarak değiştirilecekti. Özünde dikkat ve adanmışlık olan uzmanların, aylar süren ve içimizi titreten, kod taramaları neticesinde güncel sürümler sistemlere yüklendi, doğrulandı.

31 Aralık 1999 Cuma, sözün bittiği gün olarak tarihe geçecekti. Özgüvenin, duyarlılığın hasadı gece saat 23.59’dan 00.00’a geçişte belli olacaktı. Tedirginlik ve huzursuzluk duyuluyor muydu? Cevap kesinlikle hayırdı. Telekom ve Bilişim sektörümüzün sağduyulu çalışanlarına son bir dakika bir asır gibi gelmişti. Uykusuz meslektaşlarımız gözlerini kırpmadan bekledikleri an, son saniyenin tıklaması ile birlikte heyecanlı bir bekleyişe dönüştü. Güncel sürümle yürütülen iletişimin, 01 Ocak 2000 Cumartesi sabah saat 04.00’e kadar sıkıntısız devam etmesi yüreklere su serpmişti. Ardından asıl rahatlama, gün içinde yaşanan yeni yıl tebrikleri görüşmelerinin, saat 11.00’de en yüksek trafik seviyesine ulaşmasının, sorunsuz aşılmasıydı. 3 Ocak 2000 Pazartesi kurumsal iletişimin ve uluslararası görüşmelerin sarsıntısız, duraksamadan bitirilmesi tarihi bir basamağın ustalıkla çıkılmasını perçinleyecekti. Hak edilmiş sevinç bütün sektörün eseri olarak belgelenmiş ve coşku ile kutlanmıştı.

Sayısal teknoloji, milenyum, y ve z, nesline yeteneklerini geliştirmeleri, yenilikçi fikirlerini yaşama geçirmeleri için cömertçe imkânlar sundu. İletişim engelleri yerine ülkemizi çepeçevre kapsayacak ağlar kuruldu. Bütünsel kurumsal verimlilik, rekabetçiliğin ve dayanıklı ürünleri pazara sunmanın aracı olarak öncelik kazandı. Yerel çözümler sunmanın ötesinde küresel konumlandırmanın uğraşı tutkuyla ele alındı. Dünyanın dört bir yanına ihracat gerçekleştirildi, halklara, insanlığa dokunuldu. Araştırma ve Geliştirmenin refah seviyesine doğrudan katkısının farkındalığı görünür oldu. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur örneği gibi üretilen veri miktarı ambarlara sığmaz oldu. Bağlantılar sayesinde, anlık, çevrim içi, birlikte oracıkta, çapraşık meselelere karşılıklar bulundu, uygulandı. Keşifler, buluşlar hızlandı. Yeni çevik yönetişim yöntemleri, sanayinin, geleneksel yapıları zorladı. Şekilsel silo yaklaşımlarını, devre dışı bırakma ivmelendi.

Böylesi bir ortamın kavramsal düşünceden, somut mimari yapılarla işlevsellik kazandırılması kuşkusuz saygıdeğer uzmanların emekleri sonucu tamamlandı. Uz görü ve güçlü sezgileriyle iletişim altyapılarının temellerinin inşa edilmesinde sabırla gayret gösterdiler. Kendilerine ne kadar teşekkür etsek yetmeyecektir.

Ve günümüzde “5G” 25 yıl sonra çizim masasında çarpıcı bir devamsızlığın resimleri bulunuyor. Yeniden başlıyoruz ve geçmişimizde kanıtladığımız ustalığımızı şimdi tekrarlama zamanı. Nesnelerin ve doğanın sanal dünyaya göçü gelişi güzel değil, planlı programlı yürütülecek. Elbette olabildiğince ileriye sıçramayı olanaklı hale getirmek için mancınıklar kısa zamanda görev alacak. Sağlam sütunlar üzerinde yükselen yapının belirsizliği, kısa zamanda yerini berrak fırsatlara bırakacak. Doğru proje seçmenin, çok daha kıymetli olacağı bir dönemin haberleri kulaklarımızda çınlamaya başladı. Gelişmiş araçları kullanırken hangi mesafeye ve nereye varılmak istendiğinin doğru planlanması davranış biçimini etkileyecektir.

Saymakla bitmeyecek 5G unsurların kapsamının ne kadar uçsuz bucaksız olduğu, fayda ve yararların ortaya çıkması ısrarla devam edecektir. Bu nedenle böylesi engin denizlerde seyretmenin kaçınılmaz yardımcısı elbette yapay zekâ olacaktır. Yapay zekânın elinden tutmalıyız. Ancak yaşantımızı tamamen teslim etmemeye özen göstererek, kısa zamanda en yakın yardımcımız olmasına olanak sağlamalıyız.

Nasıl Y2K projesinde sayısal koşullar yeni nesillerin faydalanmasına sunulmuştu. Şimdi de 5G teknolojisi gençlerin önlerinde uzun ve geniş bir otoyol olarak yeni ovalara uzanmaktadır. Girişimcilerimizin ve yeni kurumsal işletmelerimizin mola vermeden, gelişmeleri ciddiye almaları ve hızlandırıcılarına kuvvetle yüklenmeleri gerekliliği ortadadır. 5G’nin beraberinde getireceği şimdilik sınırsız nitelikler paydaşları yeniden piste çıkmaya teşvik edecektir. Daha önceden aynı pistte araç kullanırken bir anda havalanmaya başladığımız fark edecektir.

Özellikle 5G kapsamının anlaşılmasında önemli bir yeri bulunan dilimleme kısa bir benzetme ile açıklanabilir. Üç farklı gereksinim bir tablo çerçevesinde buluşturulabilir.

Birinci şeritte geniş bant… Stadyumda futbol maçını seyreden 50,000 taraftara aynı anda görüntü aktarım.

İkinci şeritte kritik etki… Araçlara çevrim içi anlık uyarı gönderim.

Üçüncü şeritte bisikletler… Sayıları çok fazla ancak veri ihtiyacı az nesnelerle iletişim.

Alfa neslini geride bırakmaya başladığımız bir dönemdeyiz. Yaklaşık 15 yaşındalar. Sırada onların hayallerinin yön vereceği geleceğe erişmek için teknoloji çeşitliliği hazırlandı. Kaldı ki uzak ufuklar belirginleşmeye süratle devam etmektedir. Sis dağılmaktadır, görüş mesafesi artmaktadır. Yapay arkadaşları ile birlikte cesaretle yaşayacaklar. Akılları ile 5G teknolojisini umursayarak yola çıkıyorlar. Gafil avlanmadan, aceleci davranmadan, düşünerek, öğrenerek ve kenetlenerek bu yolculuğun neşeli ve eğlenceli geçmesi kendi ellerinde olacaktır.

Har vurup harman savurmadan her durakta öz değerlendirme yaparak en ön sıralarda yer almanız dileklerimle.

Unutmayalım her zaman “İcrayı San’at Eyle”