15 October 2022

Ekmek Tahtası - Breadboard

Bir zamanlar, Elektronik Mühendisleri donanım tasarımını düşünür, sonrasında kâğıda sistemi çizerlerdi. Henüz yazılım desteği olmadığı dönemde anlaşılabilir devre şemasını görsel ortama taşımak el becerisi gerektirirdi. Aslında mühendislikle, sanat arasında ince bir çizgide yürüme yeteneği kazanmak öncelikliydi.

Tasarımın işaret girdisi dokümanın sağ kenarından başlar, işlenmiş çıktı sol kenarda son bulurdu. Geri besleme dikkate alındığında ortaya karmaşık bir şemanın çıkması kaçınılmazdı. Devrenin yerine getireceği görevin matematiksel denklemini yazmanın zorluğunu hiç unutmamışızdır. Sonrasında, zihnimizde oluşturduğumuz resmin görsel ortama kusursuzca aktarılması ustalıktır. İşlevi tamamlayacak bileşenlerin iki boyutlu mekânda tanzimi yetisi kolay kazanılmıyordu. Gelişigüzel, rastgele karalama, bileşenler arasında anlamsız bağlantı yolları oluşturmaktaydı. Dolayısıyla karmaşa artacak, gizem derinleşecektir. Netice olarak yalnız tasarımcının müdahale edebileceği bir hal ortaya çıkacaktır. Biçimsiz taslak ileride test aşamasında ortaya çıkacak hataların ayıklanmasında da tasarımcıya eziyet olarak yansıyacaktır.

Sıra fikir aşamasını tamamlamış çözümün gerçek bileşenlerle çalıştırılmasına gelmiştir. Kâğıt üzerindeki birebir temsili resim ekmek tahtasında kurulacaktır. Yanlış anlamadınız yaşam kaynağımız buğdaydan, sonrasında undan elde edilen ekmek bu ahşap tahtada dilimlenir ve şekillendirilir. Günümüzde evlerimizde ve şeflerimizin en kıymetli aracı olarak kullanılıyor.

Dolayısıyla 1960 lı yıllarda elektrik ve elektronik mühendisleri parçaları minik “pin” lerle bilgece ahşap tahtalara iliştirir, elektrik bağlantısını tamamlardı. Görüntü bir sanat eserini çağrıştırır ve suda yüzen nilüferleri andırırdı. Tasarımın gerçek ortamda doğrulanması bir bilmecenin çözümüne benzerdi. Ekmek tahtasının karşısında koşulsuz duygu seline kapılmamak imkânsızdır. Enerjinin verilmesini sağlayacak anahtarı çevirmek kalbimizin atışlarını nasıl da hızlandırmıştı. İlk seferde doğru sonucu elde etmek çetin bir sürecin tamamlanmasıdır. Uğraş saygıdeğer övüncü de beraberinde getirmiştir.

Özlem giderilmiştir. Kışın evde soba yanmış, dumanı tütmektedir. Ormandan kesilmiş ağaç ekmek tahtasına dönüşmüş teknolojiye içgüdüsel kaynak olmuştur. Güzelim doğa kavramları değiştirmiş, büyüleyici koşulsuz adanmışlığını yeniden sergilemiştir. Eğri büğrü, düzensiz gibi görünen devreler karış karış geliştirmenin önünü açmıştır.

1970 li yıllarda Roland J. Portugal ahşap ekmek tahtasının lehimsiz, plastik halini tasarlamıştır. Mühendislerin engin uzgörülerini deneyecekleri ortam çağdaşlık mücadelesinde yerini almıştır. Yeni “Ekmek Tahtası” Üniversite ve Netaş mühendislik yaşamımda yanımdan hiç ayırmadığım el aletim olmuştur.

Günümüzde çabucak tükettiğimiz, sorgusuz sualsiz teslim olduğumuz teknoloji, gayretli mühendislerimizin ekmek tahtalarında hazırlanan ve pişen devrelerle mümkün olmuştur. Ekmek tahtaları cesaretle düğümü çözmüştür.

Yazılım, uygulama, içerik, iletişim çağdaşlık yolculuğumuzun vazgeçilmez kaynaklarıdır. Kaldı ki teknoloji davranışlarımıza ve ince yeteneklerimize hassas dokunuşlarla, bizi bir dünya vatandaşına dönüştürmektedir. Yeniliğe ayak uydurma ancak uzmanlık yetilerimizin sanal ekmek tahtalarında yeşermesiyle gerçekleşecektir. Serüven sürekliliğini devam ettirecektir. Özgün çözümler kesintiye uğramadan üretilecektir. Ekmek tahtaları, hayallerimizi beceriyle gerçeğe dönüştürdüğümüz, düşlerimizi masa başından, sahaya taşıyan veya kavuşturan gereçler olarak bize yarenlik edeceklerdir.

İcra’yı San’at Eyle