Terlikten – Veri Merkezine
Şaşırmıştık güncel cihazlar henüz
bütünüyle yeni alana taşınmamıştı. Elbette hemen sormuştuk. Hocam nasıl olacak?
Lamba ile çalışan ürünlerin bilgilerini nereden öğrenecektik? Cevap basit bir o
kadar da netti. Konu ile ilgilenen öğrenci kendi arzusu doğrultusunda
derslerini kütüphanelerde bulunan kitaplardan faydalanarak tamamlayabilecekti.
Sınavların kurgusu da elektronik transistör üzerine yapılandırılmıştı. Laboratuvarların
tasarımı teknolojiye uyumlu olacak şekilde değiştirilmişti. Deneylerin
yapılabilmesi için yirmi dört saat açık kalacak ve kullanılabilecek düzeye
çıkarılmıştı. Üstüne üstelik laboratuvarlardan dersler dışında özel hobi amaçlı
olarak da yararlanılabilecekti.
Zaman geçtikçe iyice ısınmıştık
Matematik, Fizik, Elektronik, Makine dallarına. Sınıfımıza her ülkeden gelen
öğrencilerle samimi arkadaşlıklar kurmuş, dost olmuştuk. Testlerde, deneylerde
hep ikili takımlar oluşturduk. Her seferinde farklı bir öğrenciyle koyulduk
yolculuğa. Böylece birbirimiz daha yakından tanıma fırsatını da değerlendirmiş
olduk.
İkinci yılımda İlk transistör
üretimini laboratuvarda vakum ortamında gerçekleştirmiş olmanın gururunu
yaşadım. Buhar kaplama tekniği ile ortaya çıkan ürünü çalıştırmak ayrı bir
zorluktu. Bir mercimek büyüklüğünde tek bir transistör göze hoş görünüyordu.
Mantık kapıları geliştikçe ilgi
ve dikkatim akıllı karaların verilebileceği devrelere doğru yöneldi. Girişlerin
tetiklediği karmaşık mekanizmaları tasarlıyor, sonrasında uygulama ve
çıktıların izlenmesini başarabiliyordum. Tüm devreler sadece mantık
kapılarından oluşmaktaydı ve günümüzle kıyaslanması asla mümkün değildi.
Tek bir “BİT” silinmeden sistem
içinde kalabilmesi için mantık kapılarının çıktıları ile girdilerinin birleştirilmesi
gerekliydi. İki NOR “veyadeğil” kapısı kullanılarak ilk depolama sistemi
çalışmıştı ancak sadece bir bit saklanabiliyordu. Buluş dünyayı değiştirdi
bellek teknolojisi inanılmaz bir hızla gelişti. Tüm devreler “chip” aldı başını
gitti. Ülkeler yatırımlarını bu alana öncelik vererek baştan düzenledi.
Şekilsel resmini gördüğünüz ve kırk yıl önce tek bir bit olarak boyutlanan devreye İngilizce “Flip-Flop” ismi verildi. Sekiz Flip-Flop’un paralel olarak dizilmesi neticesinde 1 Byte veri tanımlandı.
Türkçesine merakla bakmıştım “Terlik” olarak tercüme edilmişti. Parmak arası terliğin yürürken çıkardığı ses elektronik dünyasına damga vurmuştu. Elektronik dünyasıya tanışacaktık, öyle de oldu.
Benim 1976 yılında tek bir
transistör yerleştirdiğim hacime günümüzde 4nm işlemciler 8.5 milyar adet sığdırabiliyor.
Ayrıca küresel rakamlara göz atarsak veri merkezlerinde barındırılan toplam
bilgi miktarı 1.200 exabyte seviyesini aşmış durumdadır. Kısa bir aritmetik
hesaplama sonucunda 8xMilyarxTrilyon Flip-Flop.
Gelecek öngörüsü üretilen veri
miktarının her yıl katlanarak artacağı yönündedir. Dolayısıyla daha
keşfedilecek o kadar çok sapılmamış, gidilmemiş yol var ki. Öğrenmenin
cazibesine kapılmalıyız. Sürdürülebilir gelişmeyi benimsemeli ve neticesinde
öncü konumuna tırmanmalıyız. Terliklerimizle kumsalda bir sonraki yürüyüşümüzde
yeni bir buluşun adını düşünebilir, dinlence süresince neden olmasın sorusuna
cevap arayabilirsiniz.
İcrayı San’at Eyle.
Esen Kalın.