16 May 2025

EVA - Ekonomik Katma Değer ve Uluslararası Tarifeler

Hiçbir gayretli çalışma başıboş bırakılmamalı, ortaya çıkan sorunlar savuşturulmamalı ve netice olacağına varmamalı. Kısaca süreç ilgi ve alaka içinde işletilmelidir. Erken teşhis hayat kurtarır deyişinden hareket edilmeli ve sıkıntılar biran önce tespit edilmelidir.

Ardından içten ve samimi girişimlerle üstesinden gelinmeyecek bulanım olmayacaktır. Unutulmamalıdır ki halı altına süpürülen her mesele mutlaka ve zamanı gelince yeniden gündemi belirleyecektir.

Dağların, tertemiz doğasından yolculuğuna başlayan nehirlerin birbirine kavuşması gibidir karşılıklı iletişim ve ticaret. Bu saflığı ve güveni sürdürebilmenin ve koruyabilmenin formülü, kazanılmış düzgün yetilerle, ilişkiyi yönetebilme kabiliyeti olarak açıklanabilmektedir.

Dolayısıyla uzun vadede alışveriş alışkanlık haline dönüşebilmekte ve kesintisiz devam edebilmektedir. Birlikteliğin karşılıklı tutsaklığa geçişini engelleyecek, saygıdeğer yöneticiler, kuşkusuz gerekeni yerine getiriyorlardır. Kuvvetli ve sağlam bağlantıların canlılığının, iş sonuçlarına nasıl olumlu yansıyacağını tahmin etmek de zor olmayacaktır. Özlenen ve beklenen esasen doruklardan kopan berrak suların hedefine aynı durulukla erişmesi değil midir?

Peki, nasıl oluyor da bu kadar düzenli planlanmış akış, güzergâh esnasınca bulanıklaşmaktadır. Denize dökülen suyun görüntüsü kadar lezzeti de birden bire acımtırak hale nasıl dönüşüyor? Elbette zirveden başlayarak ince kıvrımlarla süren gidişata istenmeyen bulaşların karışması doğaldır. Böylesi durumlarda suyun kıvamı ısrarla itici hale gelmeye başlayarak, memnuniyetsizlik tavan seviyesine yükselebilmektedir.

Kesme camın billur görünüşünü aksatan sebep, çevre ve doğa güçleri ile bağdaşmamakta ve açıklanamamaktadır. Öykünmenin faydası olmayacağı gibi insani davranışlarının konunun çekirdeğinde bulunduğunun kabulü çözüme ulaşmanın hızlı açkısı olacaktır. Soruna hazırlıksız yakalanılmış ve akıl erdirmek yerine panik içinde art arda tedirgin tedbirler alınmaya başlanmıştır.

Açık denize ve göllere özlemle kavuşan suyun içinden nahoş kirliliği ayıklamanın kaynak israfına yol açacağı bilinen bir gerçektir. Çok daha yüksek rakımda küçük ancak anlamlı dokunuşlarla üretilecek çarenin maliyetinin üssel oranda düşüklüğü çarçabuk fark edilecektir.

Benzer bir örneği hatırlayarak devam edersek; Elektronik sektöründe bir hatanın tasarım aşamasında düzeltilmesinin maliyeti 1 birim iken aynı hatanın seri üretim sonrasında müşteri tarafında deneyimlenmesinin ve düzeltilmesinin maliyeti, ürünün pazar yaygınlığı ile doğru orantılı olarak, en az 7 birim olarak hesaplanmaktadır.

Netice olarak uluslararası başlatılmış olan tarifler kargaşası bir sürükleniş gibi algı oluşturabilir. Kaynağından itibaren kendini kaptırarak serbest düşüş içinde bulunan akıntı çağlayana erişmiş görünüyor. Dengesiz arılığın en az hasarla nasıl giderileceği ve düzeltileceğini merakla izliyoruz. Bitim için kapsamlı bir özveri gerekeceğine olan kanaat da tırmanıştadır.

Netaş yöneticiliğim süresince öncelikle Araştırma ve Geliştirme ve devamında Uluslararası pazarlardan sorumlu görevler üstlenmiştim. İhracat gerçekleştirdiğimiz coğrafyalar dünyanın önemli bir bölümünü kapsamaktaydı. Teknoloji ile bu kadar yakın ve iç içe bulunduğumun bilinci içinde olmanın rahatlığı ile başladım Pazarlama ve Satış mesuliyetine. Soluklanmaya bile vakit bulamadan kendimi sahada, Türki Cumhuriyetler, Rusya, Afrika, Orta Doğu, Doğu Avrupa içinde buluverdim. Dolaştığım bütün yörelerde sık sık karşılaştığım umulmadık anları hala hatırlıyorum.

Neyse ki yönetsel gelişim için edinilmesi gereken yetkinlik alanlarım daha önceden programlanmıştı ve planlandığı şekli ile yürüyordu. Böylece finansal eğitimlere tutkuyla sarılmaya ve peşini bırakmamaya kararlıydım.

EVA ile tanışmam; 1990’lı yıllara rastlamıştı. Netaş’ın, Halka Arzı 3 Mart 1993 yılında gerçekleşti.

Finans uzmanlarının (CFO) affına sığınarak kısa ve basit bir özet çıkaracak olursak…

“Economic Value Add” Ekonomik Katma Değeri hesaplamanın bilgisine erişmeden önce finansal tabloların analizlerinin bilincinde olmak öncelik almıştı. Şirketin toplam satışından, satılan malın maliyetini (SMM) çıkararak bürüt karlılığı hassasiyetle ölçümleyebiliyorduk. İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem görmenin olanakları çerçevesinde rakiplerle kıyaslama imkânı, rekabetçiliğimizin temel unsurunu oluşturmaktaydı. SMM kapsamında bulunan sabit ve değişken maliyetlerin oranları yönetim için önemli bir yol göstergesi olarak ilerlememize ışık olmaktaydı.

(OPEX) Dönemsel giderler, Genel Gider (3%), Satış Pazarlama (>10%), Araştırma Geliştirme (>12%) maliyetleri özellikle geleceğimiz ve yatırımcılarımız için dikkatle izlenen rakamsal veriler olarak önem taşımaktaydı. Dolayısıyla faiz, aşınma payı ve vergi öncesi kar ( FAVÖK) (EBITDA) verimlilik ve pazarda etkinliğimizin ağırlıklı sayacı olarak gelecek kararların isabetli alınmasında pusula görevi gördüler.

Gelir/Gider (P&L) tablosunun sonucunda elde edilen net kar ise serbest nakit akışı ile desteklendiği sürece şirketin pazar değerini ortaya çıkarmaktadır. Finans dünyasının ince kavramlarını konunun profesyonellerine terk ederek nihai bir yorumla konumuza geri dönelim.

Yukarıda bahsetmeye çalıştığım bütün aritmetik göstergeleri bir matris tabloda değerlendirmenin ne kadar isabetli olduğu gerçeğini defalarca deneyimledik. 25 farklı ülke ve pazar ile 10’larca ürün için hazırlanmış tablolar yönetsel kararların ivmelenmesini sağladı.

X eksenine ürünlerin Y eksenine pazarların bulunduğu bir grafik oldukça yararlı oldu. Kesişim kutucuklarına yerleştirdiğimiz rakamların nakit akışını temsil etmesi öngörüldü. Sonuç hangi ürünün hangi pazarda başarılı olduğunu öğrenmek çarpıcı olmuştu. Hangi pazarın nakit yarattığı/erittiği, bu pazarda ki ürünlerin rekabetçiliğini tek bir tabloda izleyebilme kabiliyeti kazandık. Aynı zamanda hangi ürünün nakit yarattığı/erittiği, bu ürünlerin farklı pazarlardaki konumlandırılmasının da bu tabloda benzersiz olarak değerlendirmesi yapılmaya başlandı.

Yönetim toplantılarının sunum sistemi belirlenmiş ve benimsenmişti. Tabloda yer alan verilerin duyarlılığını keskinleştirmenin hiç te kolay olmadığını ve gündüzlü geceli çalışılarak elde edildiğini vurgulamak yerinde olacaktır. Sistem kâr ve nakit akışı olumlu/olumsuz seyreden pazar veya ürünün rakamlarının durumuna göre gerçeği tam olarak yansıtmaktaydı. Hâlbuki genel yatırım ortamının şemsiyesi altında pazar/ürün rekabetçiliğinin sürdürülebilmesi seçkin bakış açılarını da kapsıyordu.

İşte o zaman Ekonomik Katma Değer (EVA) çıktısının sağladığı verilerin faaliyetimizi daha net haritalandırdığı gerçeğiyle tanıştık. Yukarıda bahsedilen tablonun kutucuklarında EVA hesaplaması sonucu elde edilen rakamlar yer aldı.

EVA=NOPAT – Total Assets x WACC

EKD=Net Faaliyet Karı – Toplam Varlıklar x Sermayenin Ağırlıklı Ortalama Maliyeti

EVA analizlerinin sağlıklı öngörüleri sayesinde ülke ve pazar planlama yöntemleri değişti ve kaynak tahsisine farklı bir boyut kazandırılmış oldu. Ayrıca övünç duyduğumuz ender yeteneklerden oluşan ArGe bölümünün, bütçe dağılımı öncü ürünlere ve hayati müşteri ihtiyaçlarına yönlendirildi. EVA girdileri ile beslenen hedefler toplantılarının daha yararlı olduğunu kavradık. Tartışmalara getirdiği boyut nedeniyle etkin sonuçların verimlilikle alındığına tanıklık ettik.

Eşsiz ortamın tasarlanması ve işletilmesinde olağanüstü emek veren tüm Netaş çalışanlarına saygılarımla:

Uluslararası tarifelerde yaşanan karmaşıklığına geri dönecek olursak.

Ticaretin karşılıklı olarak nasıl modelleneceği ve kurgulanacağı, sorunlarının en son aşamaya gelmeden önce, düşünülmesi gerekliliği açıktır. Zirvelerden başlayan yolculuğun sorunsuzca limanlara varması için uygulanan duyarlılık önemlidir. Yüksek tarifeler devletlere kazanım sağlayabileceği gibi tüketiciler için tam tersine kayıp oluşturabilir. Böylesi durumların bütünsel yaklaşım çerçevesinde değerlendirilip neticesinde engeller daha kıvrak tasarlanamaz mı?

Uluslararası ticaret felsefesi alanında uzman olduğumu düşünmüyorum. Bir mühendis olarak ticaretin sadece hacim ve miktar olarak değerlendirmesinin ne kadar geçerli olduğunu merak ediyorum. Ara mal üreticileri ve tüketicilere yansıyacak ek maliyetlerin, nihayetinde devletin vergi gelirini artırıcı bir unsur olduğunu kavrayabiliriz. Hal böyle olunca rekabetçiliğin inişe geçmemesi için artan gelirin yeniden üreticiye dönüşü nasıl programlanacak sorusu akıllara takılıyor.

Karşılıklı elde edilen gelirlerin aslında geride bıraktığı net tortunun ve katma değerin nasıl oluştuğunu sakince anlamanın önemini kavramaya çalışıyorum. Satılan ve tedarik edilen ürünlerden elde edilen serbest nakit akışını ve ekonomik katma değeri yalnızca hacim seviyesinde değerlendirmek ne kadar geçerlidir? Hatta karşılıklı ticareti yapılan ürünlerin karışımının, her birinin ülke ekonomisi için yarattığı Ekonomik Katma Değerinin ayrı ayrı fayda tahlili büyük resmi değiştirebilir mi?

Her ikisi de açık olsa bile insanın bir gözü hiçbir zaman diğer gözünü göremez. Acaba gözlerin birbirini görmesine imkân sağlansa, tarifeler manzarası yeni bir görsel olarak karşımıza çıkar mı?

Akışkanlıkların, kuramlarının ve kurallarının evrimi devam edecek görünüyor.

Her zaman söylediğimiz gibi; unutmayalım…

İcrayı San’at Eyle